Snooker’ın Kısa Tarihi

Klas '92
6 min readOct 1, 2022

--

Kökleri 15. yüzyıla uzanan bilardonun belki de en zorlu dalı olan snooker’ın geçmişi iniş çıkışlarla dolu.

via Billards And Snooker Archive

Snooker, 1875 yılında Hindistan’ın Jabalpur şehrinde bulundu. O yıllarda Britanya Ordusu’nun Hindistan’daki oluşumunda subay olarak görev yapan Sir Neville Francis Fitzgerald Chamberlain snooker’ın kâşifi olarak görülüyor. Snooker aslında o zamanlarda popüler olan pyramids ve blackpoolun karışımı bir oyun. Yağmurlu günlerde kışlada kendi aralarında kumar niyetine bu oyunları oynamayı tercih eden Britanyalı subaylar arasında yayılıyor. Bir oyuncunun yaptığı faul (veya kötü vuruş) sonrası gülüşmelerin ardından “Bu oyunda hepimiz ‘snooker’ız (acemiyiz).” diye bir cümle kuruldu ve oyunun ismi “snooker” olarak kaldı. (O dönemde Woolwich’deki askerî okulun çaylak öğrencilerine argoda “snooker” deniyordu.) Oyun, Ootacamund Club’da iyice popüler hâle geldi ve ilk kurallar burada yazıldı.

Snooker’ın Britanya Adası’na yayılmasını sağlayan isim ise John Roberts’tı. Dünya Bilardo Şampiyonu Roberts, 1885 yılında Sir Neville Chamberlain’den oyunu öğrenmek için Hindistan’a gitti ve kuralları öğrenerek snooker’ı Ada’ya tanıttı. 19. yüzyılın sonuna doğru snooker’daki ticari potansiyeli gören fırsatçı bilardo ekipmanı üreticileri de bu alana yönelerek snooker’ın görünürlüğünü arttırdı.

Snooker’ın mucidi Sir Neville Chamberlain ise oyunun en popüler zamanlarını göremese de askeriyede albaylığa kadar yükseldi ve 1944'te Ascot’taki evinde hayata veda etti.

Artık Britanya’ya yayılan snooker’ın popülerliği bir süre artarak devam etti. İlk amatör turnuva I. Dünya Savaşı sırasında oynandı ve toplam alınan puanlar üzerinden şampiyon belirlendi. 1919'da kritik bir gelişme yaşandı ve snooker’ın kuralları netleşti. Ayrıca, her frame’in bir galibinin olması için de “siyah oyunu” kuralı eklenerek kuralların son hâli üzerinde uzlaşıldı.

Madenci ve daha sonra pub işleten bir babanın oğlu olan 1901 doğumlu Joe Davis, snooker’a etkisi en fazla olmuş isimlerden biri -belki de birincisi. 1920'lerde ortaya bir Dünya Şampiyonası fikri atan Davis, 1927'de ilkinin oynanmasına vesile oldu ve 10 kişi arasından şampiyonluğa ulaştı. Kendi tasarımı olan şampiyonluk kupasının sahibi olurken 6,1 paund’luk ödülü de almaya hak kazandı. 1927'den II. Dünya Savaşı nedeniyle 1940'ta ara verilen şampiyonaya kadar her sene kazanan Davis, 1946'da yeniden oynanmaya başlayan şampiyonayı da kazanarak 15 kez üst üste şampiyon oldu ve bir daha Dünya Şampiyonası’na katılmadı. Ayrıca, 1955'te ilk 147'lik seriyi yaptı ve 1956'da snooker’la ilgili teknik bir kitap yazarak (“How I Play Snooker?”) tarihe geçti.

via WST

Joe Davis’in kardeşi olan Fred ise bundan sonraki döneme damga vuran isimdi. 1948–56 arasındaki dönemde 8 şampiyonluğa ulaştı.

1957'deki şampiyonanın ardından ilgi eksikliği nedeniyle 1964'e kadar turnuva oynanmadı. 1964’teki turnuvayı kazanan ve ’60’lara damga vuran isim ise John Pulman’dı ve 1968'e kadar olan bütün şampiyonaları kazandı.

1968'de artık sezon içinde farklı turnuvalar da oynanmaya başlandı ve zamanla turnuva sayısı da arttı. Snooker bu turnuvalarla beraber yavaş yavaş başka ülke ve şehirlerde de izlenmeye başladı.

’70’li yıllara gelmeden hemen önce snooker’ın popülaritesinin yeniden artmasını sağlayan bir diğer olay da Pot Black isimli televizyon programıydı. BBC2'de haftalık ve renkli olarak yayımlanan bu programda oyuncular tek frame üzerinden rakipleriyle karşılaştı.

’70’lerin gelmesiyle Ray Reardon snooker’ın en iyilerinden biri oldu. 1970–78 arasındaki Dünya Şampiyonaları’ndan 6'sını kazanarak bu döneme izini bıraktı. Ancak ’70’lerde ortaya çıkan başka bir isim daha vardı. Hızlı oyunuyla dikkat çeken Kuzey İrlandalı Alex “Hurricane” Higgins…

İki dünya şampiyonluğunun yanında bir Masters ve bir de Birleşik Krallık Şampiyonası kazanarak Üçlü Taç turnuvalarının hepsini kazanmış olan elit oyuncular listesine girdi. Orijinal tavırlarıyla kısa zamanda büyük bir ilgi gören Alex Higgins; içki, kumar, sigara ve uyuşturucu bağımlısıydı ve 1998'de kanser teşhisi kondu. 2010'da da bu nedenle hayatını kaybetti.

’70’lerin önemli olaylarından biri de Üçlü Taç turnuvalarından ikisinin bu dönemde başlamasıydı. Snooker’ın en prestijli davet turnuvası olan Masters 1975'te, Birleşik Krallık Şampiyonası ise 1977'de turnuva takvimine alındı. 1977'ye kadar büyük çoğunluğu İngiltere’de olmak üzere Güney Afrika ve Avustralya’nın da farklı şehirlerinde düzenlenen Dünya Şampiyonası’nın ise turnuvanın bütünleşeceği tek bir mekanda gerçekleşmesinin daha prestijli olacağı düşünüldü ve 1977'den beri sadece Sheffield’daki Crucible Tiyatrosu’nda oynanıyor.

’80’lerin özdeşleştiği isim ise Steve Davis’ti. Birçok oyuncunun idol olarak gördüğü Davis bu 10 yıldaki dünya şampiyonalarında 6 birincilik ve 2 ikincilik ile tartışmasız bu dönemin en başarılısıydı. Bunun yanında kariyerinde 6 Birleşik Krallık Şampiyonası ve 3 Masters şampiyonluğu da bulunuyor.

Bu dönem snooker’ın büyük bir ivmeyle yükseldiği dönemlerden biri. Artan ilgiyle beraber Britanya’da yeni snooker kulüpleri açıldı ve televizyon yayınları ITV’nin de katılmasıyla arttı. Profesyonel oyuncu sayısının ve oyun kalitesinin de artmasıyla beraber sponsorların da bu spora ilgisi arttı ve ödül paralarında fazlaca yükselme oldu.

1985 yılındaki bir maç da snooker’ın bu yıllarının tarihe geçmesine katkı sağladı. 1985 Dünya Şampiyonası finalinde Steve Davis, Dennis Taylor karşısında 8–0 öndeydi ama maç 17–17'lik skorla decider’a gitmişti. Son frame’de de iş son siyaha kalmıştı ve Davis siyahı kaçırdıktan sonra Taylor bu siyahı pot yaptı ve bir saat süren frame’in sonunda şampiyon oldu. Maçı ise 18,5 milyon kişi izliyordu ve bu sayı İngiltere’de gece yarısından sonra en fazla kişinin izlediği program olarak tarihe geçti.

’90’lı yılların yıldızı ise İskoç Stephen Hendry’di. 17 yaşında ilk kez Crucible’da maça çıktı ve 21 yaşına geldiğinde dünya şampiyonu olarak bu kupayı kazanan en genç oyuncu oldu. 1990'da BBC’nin düzenlediği “Yılın Spor Kişiliği” oylamasında ikinci olarak o dönemde ne kadar etkili bir sporcu olduğunu da kanıtladı. En çok turnuva kazanan oyunculardan biri olan Hendry 7 dünya şampiyonluğu kazandı.

Hendry’nin rüzgâr gibi estiği ’90’larda genç ve kaliteli oyuncular da çıkmaya başlamıştı. 1991'de alınan karara göre parasını verdikten sonra profesyonel olabilme hakkı sağlanabildiği için profesyonel oyuncu sayısında büyük bir artış oldu. Bu oyuncular arasında ileride snooker’ı daha yukarı taşıyacak olan ’92 Sınıfı da vardı: Ronnie O’Sullivan, John Higgins ve Mark Williams.

via Metro

Çocukluklarından beri birbirlerini tanıyan bu üçlü maharetlerini artık profesyonellikte gösterecekti. ’92 Sınıfı, 2022 sezonunun sonu itibariyle 14'ü Dünya Şampiyonası, 12'si Birleşik Krallık Şampiyonası ve 11'i de Masters Şampiyonası olmak üzere toplamda 37 Üçlü Taç turnuvası kazandı. Ancak O’Sullivan -2022 sezonunun sonu itibariyle- kazandığı 21 Üçlü Taç ve 7 Dünya şampiyonluğuyla hem ’92 Sınıfı’nın diğer üyelerinden hem de Stephen Hendry’den ayrılarak istatistiksel olarak da sporun en başarılı sporcusu olmuştu.

O’Sullivan’ın ilk sezonunda gerçekleştirdiği galibiyet yüzdesi ve Hendry’e meydan okuması ileride bu sporun taşıyıcılarından olacağını zaten gösteriyordu. 18 yaşında Hendry’e karşı aldığı galibiyetle Birleşik Krallık Şampiyonası’nı kazanarak bunu kanıtlamıştı. Benzer bir senaryoyla 18 yaşında snooker’a damga vuran isimlerden biri de Ding Junhui’ydi. Ding, 2005 Çin Açık finalinde Hendry’i mağlup etti ve snooker’a yatırımda bulunan Çin’deki ilgiyi bir anda arttırdı. Bu ilgi, 2010'lu yıllardaki Barry Hearn döneminde daha da artacak ve snooker’ın önemli sponsor ve para kaynaklarından biri artık Çin olacaktı.

2000'li yıllarda Birleşik Krallık’ta uygulamaya giren spor müsabakalarındaki tütün ve bahis şirketlerinin sponsorluklarının yasaklanması snooker’a büyük bir darbe indirmişti. En büyük para kaynağı buradan gelen sponsorluklardan olan snooker sıralama turnuvalarının sayısının da azalmasıyla beraber yavaş yavaş çöküş dönemine giriyordu. Snooker’ı iflastan kurtaran isim ise Barry Hearn olacaktı.

2010'dan 2021'e kadar snooker’ın başında olan Hearn, turnuva sayılarını arttırarak işe başladı ve böylece oyuncuların daha fazla maç oynayıp daha fazla ödül kazanabilmesini sağladı. Bu ödüllerin finansmanını ise zengin ve tanınmış iş insanı profilini kullanarak bağladığı sponsorluklarla sürdürdü. “Players Tour Championship” (PTC) ismi verilen 3 günlük kısa turnuvalarla beraber parasal etkilerin yanında alt sıralardaki oyuncuların kendisini göstermesine de fırsat sağladı ve artan turnuva sayısıyla beraber özellikle Avrupa ve Asya’daki farklı ülkelerde de snooker’ın tanınmasına önayak oldu. Bütün bu geliştirmelerle beraber de geldiği dönemdeki toplam ödül parasını da son dönemlerinde 5 misline çıkarmış olarak koltuğunu devretti.

Son 10 yıllık dönem snooker’ın bütçesinin ve görünürlüğünün zirve yaptığı süreç olarak tanımlanabilir. Buna sebep olan en büyük etkenin de oynanan oyunun seviyesi olduğu aşikar. ’92 Sınıfı’nın -yaşlanmalarına rağmen- en verimli zamanlarını geçirdiği, onların seviyesine çıkan Judd Trump, Mark Selby ve Neil Robertson gibi yıldızların varlığı ve Çin etkisiyle beraber gelen yüksek seviyedeki genç oyuncuların rekabeti bu dönemdeki kaliteyi en üst düzeyde tutuyor.

Büyük Üçlü sonrası büyük bir özlem yaşanacak olsa da ileri dönemlerde de snooker masasındaki yüksek kalite devam edecek gibi gözüküyor.

Kaynaklar

English Billards — History, A Potted History of English Billards

Famous slough: The invention of snooker

Nunns, H., & Hendon, D. (2021). Full History. WPBSA.

Töre, U. (2020). Seans Arası Playlist. YouTube.

Florax, R. Most titles won from Triple Crown. CueTracker.

--

--